Hayat ile başedebilmek, sistemin üzerimizde yarattığı maddi zorluğa dayanabilmemiz için ebeveynler olarak evde veya dışarda çalışmak durumundayız, bu yüzden çocuklarımıza dijital araçlar veriyor veya verilmesine müsaade ediyoruz ve onları “meşgul” kılıyoruz.
Bizler çocukluk dönemimizde arkadaşlarımızla birlikte oynar, sosyal becerilerimizi farkında olmadan öğrenip yaşamımızın gerektirdiği durumlarda doğal olarak uyguladık.
Ne yazık ki, teknoloji eskiden oynanan oyunlarımızın yerini aldı. Çoğu başarılı insan bu tür sosyal yeteneklere sahiptir. Bu bir öncelik olarak değerlendirilmeli.
Beyin, eğitilebilir bir kas gibidir. Çocuğunuzun bisiklet sürmesini istiyorsanız, ona bisiklet sürmeyi öğretin. Çocuğunuzun beklemesini istiyorsanız, o çocuğa sabrı öğretmeniz gerekir. Çocuğunuzun sosyalleşmesini istiyorsanız, ona sosyal becerileri öğretmeniz gerekir. Aynısı diğer tüm beceriler için de geçerlidir. Aralarında hiçbir fark yok.
Teknolojiyi “ücretsiz çocuk bakıcılığı hizmeti” olarak kullanmak, aslında hiç de ücretsiz değildir. Bedeli, sizi hemen köşede bekler. Ödemeyi, çocuklarımızın sinir sistemleri, dikkatleri ve geciktirilmiş yetileri ile yaparız.
Çocuğunuzun beynini eğiterek, sosyal, duygusal ve akademik seviyelerde başarıya ulaşabilmesi için hayatında fark yaratabilirsiniz.
Akıllı Afacanlar Oyun ve Etkinlik Merkezi’nde çocuklarımız kendi yaş gruplarına göre düzenlenen oyun gruplarında birlikte oynuyorlar, yaratıcılıkları ve iletişim becerileri gelişiyor.
Programlarda grup halinde yaratıcı drama oynuyorlar, parmak oyunu şarkıları öğrenirken öğretmenleri eşliğinde çeşitli çocuk dansları öğreniyorlar. Cimnastik saatlerinde enerjilerini atarken, serbest oyun zamanında büyük top havuzuna kayıp , trambolinlerde zıplıyorlar, palmiye dönen salıncakta sallanıp yorulduklarında evlilik köşesinde birlikte evcilik oynuyoruz.